Mutlu İlişkinin Sırları
Her çift,
ilişkisinin mükemmel olmasını ister. Peki mükemmel ilişki mümkün müdür?
Mümkünse bunun anahtarı nedir?
Bu yazımızda
sizlerle mutlu ilişkinin sırlarını üzerinde duracağız.
Konu ilişkiler
olduğunda, her şeyin bir dinamiği olduğunu göz önünde bulunduracak olursak,
genel yargılara başvurarak ilişkiyi daha canlı ve pozitif tutan noktalar
olduğunu bilmemiz gerekmektedir. İçinde bulunduğumuz zaman sürekli bir değişime
maruz kaldığı için, mutlu ilişkinin kavram haritası da günümüze uygun olarak değişik
ihtiyaçlara gereksinim duyar. Bu yüzden partnerlerin "bu yaşta bu yapılır
mı" diye düşünmeden olaya daha objektif yaklaşması gerekmektedir.
1) Paylaşımların Karşılıksız Olması
İlişkiler
içinde bulunduğumuz paylaşımların genelde bir karşılığının olmasını bekleriz.
Örneğin; bir fedakarlıkta bulunduğunuzu düşünün. Otomatik olarak karşı tarafın
da fedakârlık yapmasını bekleriz. Fakat karşılığını alamadığımızda da bu bizi
hüsrana uğratır ve dolaylı olarak ilişkimizi sağlıksız hale getirmeye başlar.
Bundan sonra atılacak adımlarda aksamalar veya iletişim kopukluklarına yol
açacaktır.
2)
Ortak Paydada Buluşmak
Anlaşamadığını söyleyen
çiftlerin genelde üzerinde yoğunlaştığı problem ortak paydalarda buluşamamak ve
dolayı olarak beraber zaman geçirememekten kaynaklı uzaklaşmadır. Hatta klişe
olarak “evlilik aşkı öldürüyor” cümlesini de çokça duyarız. Flört döneminde
çiftle birbirlerinin ilgi alanlarına daha sıcak yaklaşırlar fakat bunu evlilik
döneminde uygulamayı azaltır ya da vazgeçerler. Bu yüzden eski günlerdeki gibi partnerinizin
ilgi alanlarına ayak uydurmak, karşı tarafı size daha yakınlaştıracak, sizin
tarafınızdan anlaşıldığını ve umursandığını hissedecektir. Bu doğrultuda iletişim
problemleri ortadan kalkacak ve beraber geçirilen zamanın artmasıyla ilişki
daha canlı hale gelecektir.
3)
Kişisel Özgürlük Alanına İzin Verme
Çiftler çoğu şeyi beraber
yapmak isterken, aslında karşı tarafın özgürlük olanını bir şekilde sınırlamış
olur. Öte yandan, birlikte yapılmayan aktivitelerin bir uzaklaşma aracı olarak
kullanıldığı düşünülür fakat bu aslında böyle değildir. Her insan kendi özelinde
bir ferahlık alanı arar. Kimi zaman çiftlerden herhangi biri yalnız zaman
geçirmek, kimi zaman da belirli bir aktiviteyi kendi başına yapmak ister.
Burada eğer duracağımız yeri belirleyebilirsek, partnerimize özel yaşam alanı
bırakmış olur ve güven hissi oluştururuz. Örneğin, bireyler tek başına sinemaya
gidebilmeli, bir arkadaşıyla alışveriş yapabilmeli ya da sahilde
yürüyebilmelidir. Önemli olan nokta ise, bunun da bir sınırının olduğu
bilinmesidir.
4)
Cinselliği Konuşabilir Hale Gelin
Mutlu bir ilişkinin olmazsa olmazlarından birisi de cinsel
birlikteliktir. Cinselliğin konuşulabilir hale gelmesi, ilişkiler içinde
partnerler arası beklentilerin ne olduğu, cinsel hazzın yeterli olup olmadığı
hakkında kişilere bilgi verir. Cinselliğin insan ihtiyacı olduğunu bilmekle
beraber, ilkel bir cinsel bakış açısı partnerler arasında problemlere yol
açabilir. Kişi kendi haz sınırlarını doğrultusunda ihtiyacını giderme yolunda
cinsel birliktelik arıyorsa, partnerinin haz dünyasını bilinçsiz olarak
görmezden gelebilir. Bu yüzden, sağlıklı ve mutlu bir ilişkinin anahtarı olan
cinsellik konusu üzerine açık fikirlilikle konuşulması gerekmektedir.
Unutmayın, cinsellik ne kadar doğal bir durumsa, öncesinde bununla alakalı her
şeyin konuşulması kadar da doğal bir şey yoktur.
5)
İletişim Becerilerinizi Geliştirin
Güçlü ve mutlu ilişkiler etkili iletişim üzerine kurulur.
Eğer partnerimizi dürüst ve açık bir şekilde dinleyebiliyor ve olumlu/olumsuz
duyguları anlamaya çalışıyorsak, bunu başarabiliyoruz demektir. Tartışmaların
tek taraflı olduğu, ses desibelinin yükseldiği ve tavırların alaycı olduğu
iletişim modeli kesinlikle uygulamamanız gereken iletişim modelidir. Dinleyin
ve öyle konuşun.
6)
Değiştirmeye Çalışma
Partnerlerimizi belirli kriterlere göre seçeriz. Kimi zaman
dış görünüş, kimi zaman hayat felsefesi, kimin zaman da bize karşı olan
davranış biçimlerine göre... Her nasıl oluyorsa, belirli bir zaman sonra,
özenle seçtiğimiz, kendimize eş olarak gördüğümüz partnerimizin değişmesini
istediğimiz özelliklerini fark ederiz. Peki karşımızdaki kişiyi değiştirebilir
miyiz? Bu aslına bakarsanız birçok yönden incelenebilecek bir durumdur. Önceden
var olan özellikler, sonradan ortaya çıkan özellikler gibi. Önceden var
olduğunu bildiğimiz özellikleri, zaten hali hazırda kabul ettiğimiz için, bu
konularda değişim beklememiz tabi ki söz konusu değildir. Örneğin, sevdiği
müzik tarzını değiştirmesini istemek, genelde sevgililiğin ilerleyen dönemleri
veya evlilik döneminde ortaya çıkan kıyafet zevkinin değişmesini istemek gibi.
Bu tarz konularda değişim istemek, büyük olasılıkla iletişimi, güveni bozacak
ve sorunlara yol açacaktır. Peki sonradan ortaya çıkan özellikler için? Bunun
için en mantıklı çözüm, etkili iletişimi kullanarak, kendiniz için bu durumun
neden yanlış olduğunu suçlamadan partnerinize anlatabilmek. Burada orta yolu
bulmak adına gayret gösterilmeli fakat değişime zorlanmamalıdır.
Her ne kadar yukarıda bahsetmiş olduğumuz ipuçları ilişkinizi desteklemek
için yardımcı olacak olsa da her ilişki kendi içinde bir dinamiğe sahiptir. Bu
uygulamaları ilişkinize entegre etmeye çalışırken bunları bir zorunluluk haline
getirmemeye özen göstermek de gerekmektedir. Bahsettiğimiz sağlıklı ilişki
olgusu, sağlıklı bireylere de gereksinim duymaktadır. Bazen sorunun temeli
partnerlerden birinin yaşadığı psikolojik bir bozukluktan da kaynaklanabilir.
Bu yüzden partnerinizi zorlamadan, gönüllü bir şekilde yardım alması için
cesaretlendirmeniz gerekmektedir. İlişki her ne kadar iki kişiyi alakadar
ediyormuş gibi düşünülse de bireysel problemlerin de ilişkileri olumsuz
etkileyebileceğini unutmamak gerekir.